Yalnızlığa giden çeşitli yollar vardır. Kişi bunlardan bir kaçında yürüyebilir. İnzivaya çekilme çok belirlenimli olabilir.
Bu yollardan biri Batı felsefesinin ana akımının izlediği yol. Her şey kendi başına hareket edip, çağının ve kültürünün gelenek ve önyargılarının dışına çıkıp kendi başına hakikati arayan Rene Descartes’in Prometheusvari başkaldırısı ile başladı. Descartes kendi içinde büyüdüğü kültürü, inzivaya çekilip, şüpheyle saflaşmış, kendi aklının kabul ettirmediğinden başkasını kabul etmeyen bir bireyin bakış açısıyla yargılayabileceğini düşündü. Bu Quine'in de ustaca ifade ettiği gibi kozmik bir sürgün, her şeyin ötesinde kültürel bir sürgündü. Kendi kültürüne ve başkalarının kültürüne karşı derin bir güvensizliği ifade ediyordu. Dahası Descartes ‘gelenek ve örnek' olarak nitelendirdiği kültürden tiksiniyor ve kültürü tüm hataların sebebi addediyordu. İnsan aklı kendi başına hakikati bulacak şekilde inşa edilmişti: bu Descartes’in, kötülük problemine, Tanrıyı bizi kötüye yöneltme suçundan aklamasını mümkün kılan çözümüydü. Hata yapan Tanrının yarattığı insan değildi, hata yapan kültürün yoldan çıkardığı insandı.
Ernest Gellner, 1998
PHIL 464 – Felsefi Metinlerin Türkçeye Çevirisi