Sanırım en temel zorluk iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz insanların kıt kanaat bildikleriyle tercümanı eleştirmeye, yermeye çalışması. Mesela diyelim ki kişi “interest” kelimesinin “ilgi” olduğunu öğrenmiş sonra dinlerken, İngilizce konuşmada “interest” kelimesinin geçtiğini duyuyor ama kulaklıktan gelen tercümede “ilgi” kelimesi geçmiyor. Beklenen an gelmiştir, ah çevirmen vah çevirmen sen nasıl “interest” kelimesinin “ilgi” demek olduğunu bilmezsin diye basar yaygarayı. Hatta tüm çeviriyi bir çırpıda eksik ve yanlış olarak nitelendiriverir. Hâlbuki dinleyici bilmez ki “interest” kelimesi ne zengin bir kelimedir “menfaat, çıkar” bir de “faiz” anlamına gelir. Hatta konuşma da ekonomi politikası konuşmasıdır ve faizlerden bahsetmektedir. Çok alakalı olmamakla birlikte bu durum bana tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış sözünü hatırlatıyor. Bir başka hatırladığım sözde de yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder. (Bu arada yapıcı eleştiri ve öneriler başımızın tacı olur.)
Bir başka örnek de aşırı yerel konuşma; bundan kasıt öreneğin bir konuşmacının uluslararası bir konferansta çıkıp bir Türkan Şoray filmindeki kamyoncu repliğini anlatması. Böyle bir durum doğası gereği simultane çeviriye uygun değil, ne bilsin Hindistan’daki adam adı geçen filmi kelime oyunlarını. Bunun arkaplanını anlatmaya birkaç saniye değil dakika lazım. Ya da kelime şakaları yapmak ve bunların çevrilmesini beklemek. Örneğin “hadi gelin toplu fotoğraf çekilelim” esprisi Türkiye’de belki herkesin başına gelmiştir ama bu cümleyi İngilizceye ya da çoğu başka dile bu şekliyle ve espriyi koruyarak aktarma şansı yok. Çok kaliteli bir Türkçe espriden sonra eğer İngilizce dinleyenler pek gülmemişse böyle bir duruma düşülmüş olabilir.
Son olarak da kronik bir sorun olan zaman yönetiminden bahsedebiliriz. Maalesef bu Türkiye’deki pek çok toplantıda hala yerleşememiş durumda. Tercüman, aman sekizde başlıyoruz denilip sabahın köründe çağrılır sonra bir bakarsınız saat on olmuş daha yeni yeni yerleşiyor insanlar. 10 dakika ara verilmiş 20 dakikada ancak geri dönülüyor ya da 17.00’da bitecek denen toplantı 18.30’a uzar. Konferans tercümanlığı zihinsel olarak yorucu bir iş, dahası gün boyu konuşmak bir süre sonra sesin kısılmasına yol açabiliyor. Etkinlikler planların ötesinde uzatıldığında tercümanlar üzerindeki zihinsel ve fiziksel yük artırılıyor ve bazı durumlarda bunun bir neticesi olarak tercüme kalitesinde düşüş görülebiliyor.
İlgili yazılar
Simultane çeviriyle ilgili eğitimden, iş hayatına kadar detaylı bilgiler için Simultane Çeviri Rehberi‘ne göz atın.