İlk başta bakış açısı kazandırır. Bir şeyin ne kadar iyi ya da kötü olduğunu görebilmek için onu başka bir şeyle karşılaştırmak gerekir. Mesela sadece kendi kültürünüzden ve ülkenizden haberdarsanız kendi kültürünüz ve ülkenizin dünyadaki kültürlerden ne derece farklı, “iyi” ya da “kötü” olduğunu kavramanız zor. Almanya, Hamburg’da tramvayda Alman teyzenin biri köpek psikolojisi ve köpeklere nasıl bakılmalı konulu bir kitap okuyordu. Bunu görünce şaşırmıştım açıkçası çünkü ben kendi etrafımda çocuk psikoloji ve yetiştirme üzerine kitap okuyan bile pek görmemiştim. Öte yandan Amerika’daki sağlık sistemini görüp Türkiye’deki sağlık sistemine de şükredebiliyorsunuz.
Dünyayı gezerken bir bakmışsınız İngiltere’nin ta en batısında Galler’in küçük bir şehrinde Türk bir amcayla gecenin bir yarısı ahbap olmuşsunuz ya da bir nehirle ikiye bölünmüş, bir tarafında Müslümanlar diğer tarafında da Hıristiyanların yaşadığı Üsküp’te Trabzon’dan komşu köyden biriyle karşılaşıyorsunuz.
Ya da belki dünyanın en iyi üniversitelerinin birinin yanı başında yaşayıp da en büyük hayali futbolcu olmak olan gençlerle karşılaşırsınız. Veya bir akşam vakti Londra’da eve döndüğünüzde, arkadaşınıza misafir gelen kişinin aslında sizin eski bir arkadaşınız olduğunu görüp, dünya ne kadar da küçük dersiniz.
Belki de havada yaklaşık 20 saat geçirdiğiniz aktarmalarıyla 30 saati geçen bir yolculuğun ardından uzaklar yakınmış dersiniz. Yoğurda ayran, cacığa da Yunan yemeği dendiğine şahit olursunuz.
Sözün özü, dünyayı dolaşmak hem kendinizi hem de misafiri olduğumuz bu mavi gezegeni anlamak için eşsiz bir fırsat.
Açıkçası bunları yazmışken bir sonraki uçak biletimi almak geldi içimden.