Empati üzerine kitap yazdınız, kapınızın üstünde koca bir Prof. ünvanı var. Yaşadığı ailevi sorunlardan ötürü ödevini yetiştiremeyen bir öğrenciniz halini anlatmak için odanıza geldi ve siz de o öğrenciyi sözlerinizle haşlayıp gönderdiniz. Evet siz ilginç bir şekilde empatisi olmayan bir empati profesörüsünüz.
Bilmek ve yapmak arasındaki uçuruma sık sık şahit oluyorum. Mesela küfreden bir adama, iyi bir şey mi yaptın deseniz yanlış bir şey yaptığını kabullenecek. Ya da futbol holiganlığıyla bir başka taraftarı öldürenleri hiç bir vicdanın aklayacağını sanmıyorum ama gelin görün ki bilmek ile yapmak arasında uzun bir yol var. (bkz. yetkinlik ve edim)
Ya da mesela, iyi sunum yapmak üzere ders veriyorsunuz, teorisinde iyisiniz ama gel bir sunum yap denince söylediklerinizi uygulayamıyorsunuz. Veya karşınıza dinden ahlaktan dem vuran biri çıkıyor sonra bakıyorsunuz dinsizliğin ahlaksızlığın alasını yapmış.
Sözün özü bilmekle uygulamak çok farklı. Bilmek, uygulamaya dönüştüğü derecede değer kazanıyor.